İnci Erdoğan

Patolojik Eleştirmen Sesiniz Size Ne Diyor?

Sabotajcı ya da patolojik eleştirmen, size saldıran ve sizi yargılayan iç sesinizi betimlemek için kullanılır. Herkesin eleştiren bir iç sesi vardır.

Eleştirmen yanlış giden işler için sizi suçlar. Sizi başkalarıyla ve başarılarınızı da onların başarılarıyla karşılaştırıp yetersiz bulur. Erişilmesi olanaksız mükemmellik ölçüleri koyar ve sonra en küçük hatanız için sizi hırpalar.

Tüm hatalarınızı kayda geçirdiği halde başarılarınız ve güçlü yanlarınızdan söz etmez. Ona göre hep en iyi olmanız gerekir. En iyi değilseniz hiç birşey olamazsınız. Size salak, yetersiz, çirkin, bencil, zayıf gibi adlar takar ve öyle olduğunuza inanmanızı sağlar.

Sesi öyle kandırıcı, o kadar düşüncelerinizin dokusuna işlemiştir ki, onun yıkıcı etkilerinin farkına varamazsınız. Kendinize karşı saldırılarınız mantıklı ve haklı görünür. O sizin tanıdık bir parçanızdır. Eleştirmen, psikolojik bir çakaldır. Her saldırısı kendiniz hakkındaki duygularınızı zayıflatır, yok eder.

Onun hakkında bilmeniz gereken en önemli özellik, onun bir çeşit steno kullanmasıdır. Örneğin yalnızca,”tembel” diye bağırır ama bu iki hece size babanızın yüzlerce kez tembelliğinizden yakınması, tembelliğinize atıfta bulunması, tembellikten ne kadar nefret ettiğini anlatmasını anımsatır. Eleştirmen bu sözü söylediği an hepsini tüm ağırlığı ile duyarsınız.

Sanki kendi iradesi varmış gibi görünse de, eleştirmenin bağımsızlığı yalnızca bir yanılsamadır. Gerçekte onu dinlemeye, ona inanmaya alıştığınız ve onu susturmayı öğrenemediğiniz için durum böyle görünmektedir.

Ne var ki, alıştırmalar yaparak onun söylediklerini çözümlemeyi ve savlarını çürütmeyi öğrenebilirsiniz. Sizin özgüveninizle ilgili duygularınızı zehirleme fırsatını bulmadan önce ONU SUSTURABİLİRSİNİZ!!!!

Eleştirmenin Doğuşu

Eleştirmen, erken çocukluk çağındaki “iyi biri değilim” duygularından beslenerek işe başlar. Onun sesi, onaylamayan anne – baba sesidir. Bu onaylanmama durumu beş başlık altında toparlanabilir:

1- Çocukların bazı gereksinimlerinin, zevklerinin veya davranışlarının aile tarafından ahlaki zorunluluklara uymuyor şeklinde yanlış etiketlenmesi: Örneğin çocuk kendisinin tembel, bencil olduğunu, sokak serserisine benzediğini, terbiyesiz olduğunu duyarsa , o sözü duyduğu olayı kısa sürede unutup sözcüklerin taşıdığı anlamla başbaşa kalır.

2- Anne – babaların davranış ile kimliği ayırt etmede başarısız olması: Sokakta koştuğu için kendisine kötü denilen çocuk gibi.

3- Anne – babadan gelen olumsuz mesajların sıklığı: Siz iyi biri olmadığınız yalanını anne babanızın yaptığı ilk çıkışta değil, yinelenen eleştirilerde öğrenirsiniz. Mesajın içinize yerleşmesi için bir çok kez “Neyin var senin?”, “Şu yaptığına baksana!” gibi azarlar işitmeniz gerekir.

4- Anne – baba davranışlarındaki tutarsızlıklar: Tutarsız davranışlara hedef olan çocuklar çoğu zaman anlatılamaz bir suçluluk duygusu geliştirirler. Yanlış bir şey yaptıklarını hissederler. Ne var ki, kuralları yerli yerine oturtamadıkları için neyin yanlış olduğu hakkında hiçbir fikirleri yoktur.

5- Anne – babanın yaptığı eleştirinin yanında: “Seni reddediyorum” şeklinde bir mesaj varsa bu çocuk için duyabileceği en korkunç şeydir ve asla unutmaz.

Peki bu eleştirmeni neden dinliyorsunuz? Çünkü eleştirmen aynı zamanda sorunlarınızı görmenize ve belli bazı gereksinimlerinizi karşılamanıza da yardımcı olmaktadır. Örneğin: doğru olanı yapma gereksinimi, kendini iyi hissetme gereksinimi (geçici bir süre daha özgüvenli hissetmenizi veya anne babanız tarafından kabul edilmiş hissetmenizi sağlayabilir), başarma gereksinimi.

Diğer yandan da acı veren duygularınızın azalmasına yardımcı olmaktadır. Örneğin;  başarısızlık korkusu yaratarak riske girmekten alıkoyar ve böylece sizi gerilimden uzak tutmuş olur, kendinizi reddetmenizi sağlayarak başkaları tarafından reddedilmekten alıkoyar, sizi cezalandırarak suçluluk duygunuzla başetmenize de yardımcı olur. Ve tüm bunları yaptığı için de, yıllar içerisinde pekişir.

Eleştirmenle Başa Çıkmanın Yolları:

Eleştirmenle başa çıkabilmek için önce onu tanımanız gerekir.En güçlü yanı gizliliğidir, bu nedenle onun sesini tanıdığınızda büyük bir zafer kazandınız demektir. Onu yakalayabilmek için:

*Aşağıdaki gibi zorlayıcı durumlardaki iç sesinizi yakalayın:

Yabancılarla tanıştığınızda

Cinsel olarak çekici bulduğunuz kişilerle yakınlaştığınızda

Hata yaptığınızda

Eleştirildiğiniz, savunmaya geçtiğiniz durumlarda

Otorite figürleri ile etkileşimde

Reddedilme veya başarısızlık riski taşıyan durumlarda

Anne babanız veya sizi onaylamayacak biri ile görüştüğünüzde

*Birkaç gün boyunca veya yukarıdaki durumlarda, içsesinizin size söylediği cümleleri bir kağıda yazın. Ve her bir cümlenin size ne hissettirdiğini, ne yapmanızı sağlamaya çalıştığını veya ne hissetmekten ve yapmaktan kaçınmanızı sağladığını  farkedip karşısına yazın: ……… hissetmem/yapmam için ……………….. yapıyorsun şeklinde belirtin.

Eleştirmeni ortaya çıkardıktan sonra onu etkisiz hale getirebilirsiniz. Bunun için, aşağıdaki yöntemlerden kendinize uygun olanı seçebilirsiniz:

1- Karşılık Vermek: Sabotajcı ortaya çıktığı zaman veya çıkacağını hissettiğinizde ona ne söylerseniz durdurabilirsiniz? Bunun üzerinde düşünün.

Howitzer mantralarını kullanabilirsiniz: “Kes şunu!”, “Bunlar yalan!”, “Benimle uğraşmayı kes!” gibi. Veya eleştirmen sizi eğer, …… olmalı, …… yapmalısın şeklindeki bir zorunluluğu öne sürerek eleştiriyorsa o zaman bu zorunluluğun ilk gereksinimini ve size uymamasının nedenini söyleyerek de karşılık verebilirsiniz.

Örneğin, “Daha iyi bir işin olmalı” yerine “Mevki sahibi olmak babamın kuralıdır. Ancak, benim işim güvenli ve rahat.Belirsizlik ve stres istersem, işimi o zaman değiştiririm” gibi.

2- Bedel sormak: Onu dinlemek bana neye mal oluyor ? sorusu üzerinde düşünün.

3- Hatalarınızı yeniden çerçeveleyerek söyleyin: Hata, sonradan düşününce farklı yapmış olmayı isteyeceğiniz bir eylemdir. Yani siz eylemi yaptığınız an, gereksiniminizi karşılaması en olası olanı, en mantıklı olanı yaparsınız. Onu hataya dönüştürense sonradan yapılan yorumdur. Hatalarınızı “kötü” diye etiketlemek yerine “etkisiz” oldu diyebilirsiniz. Hata yaptığınız için kendinize “Aptal!” demek yerine “…….. yaparak bir hata yaptım, herkes hata yapabilir, şuan ne yapabilirim?” diye düşünebilirsiniz. Kendinize sevecenlikle yaklaşın.                                                                                                      

4-Bilişsel bozukluklara karşılık verme: Bilişsel bozukluklar, gerçeği, gerçek olmayan şekilde yorumladığınız düşünme alışkanlıklarıdır. Eleştirmen en çok bu araçları kullanır. Aşağıdaki gibi kategorize edebiliriz;

***Aşırı genelleme: Her, hiç, herkes, hiçkimse, asla, hepsi gibi kelimeler içeren cümleler aşırı genelleme cümleleridir. Örneğin: ”Kimse beni sevmiyor!”. Bu tarz bir dile sahipseniz kendinize şu soruları sorabilirsiniz:

            Bu sonuca varmak için hangi kanıtlara sahibim?

            Bu kanıtlarla başka hangi sonuçlara varılabilir?

            Bunun doğruluğundan nasıl emin olabiliyorum?

            Dünyada bunu yapan tekbir kişi bile yok mu?

***Genelleyici etiketleme: Genelleyici etiketler “salak, sakar, umutsuz, korkak, nankör, bencil” gibi sıfatları ve “yenilmek, başaramamak” gibi filleri içerirler. Bu etiketlerin yalnızca bir parçanızı ve deneyiminizi belirttiğini anlamak önemlidir. Örneğin : “Şişmanım!” yerine “İdeal kilomdan 7 kilo fazlayım” diyebilirsiniz. “Kötü bir anneyim” demek yerine yaptığınız iyi şeyleri ve güçlü taraflarınızı sayabilirsiniz.

***Süzgeçten Geçirme: Yaşadığınız durumda sadece olumsuz yönleri görüyorsanız yapmanız gereken başınızı kaldırıp çevreye bakmak için çaba göstermektir. Bu şekilde, genelden süzerek ortaya çıkardığınız olumsuzlukların tam karşıtlarını bulabilirsiniz. Kendinize “resmin bütününe bakalım” diyerek hatırlatma yapabilirsiniz.

***İki Kutuplu Düşünme: Yaşamı ak ya da kara olarak görmek yerine gri tonları da farketmek çok yardımcı olur. Belirleyici olma (örneğin ifade ederken yüzdeler kullanma), bu konuda etkili olabilir. “Hiçbirşeyi zamanında bitiremiyorum” yerine “İşlerin yüzde seksenini zamanında bitirdim” diyebilirsiniz.

***Kendini Suçlama: Olan herşeyden kendini suçlama eğilimidir. Böyle bir drumunuz varsa kullandığınız yargılayıcı ifadeler yerine gerçekçi ifadeleri seçin. “Hepsi benim suçum!” yerine “İşler azaldığı için işten çıkarıldın, işlerin azalması ise senin suçun değildi!” diyebilirsiniz.

***Kişiselleştirme: Eleştirmen size sürekli başkaları ile karşılaştırıyorsa ona herkesin farklı olduğunu, farklı ölçüde güçlü ve zayıf yanlar taşıdıklarını hatırlatın. “Herkesin gözü senin üzerinde!” yerine “Aslında onlar bana değil topa bakıyor!” diyebilirsiniz.

***Zihin okuma: Bazen konuşan kişinin kelimelerini kendinize göre yorumluyor olabilirsiniz. Oysaki sadece anlattığı şeyi tarafsızca duymak sizi gerçeğe döndürecektir. Bunun için “Hiçbirşeyi varsayma!” sözünü kendinize sık sık hatırlatmalısınız.

***Denetleme Yargıları: Denetleme yargıları de başkalarının mutsuzluk ve acılarından kendinizi suçlamaktır.

Eleştirmen her konuştuğunda yukarıdaki şekillerden uygun olanını seçip ona karşılık verirseniz zamanla iç sesinizin değişmeye başladığını göreceksiniz. İç sesinizin değişmesi duygularınızı, düşüncelerinizi, davranışlarınızı ve bu da tüm hayatınızı değiştirir.

Matthem McKay ve Patrick Fanning`in “ÖZGÜVEN” isimli kitabındaki eleştirmen kısmının özetidir.

İnci Erdoğan – Ebeveyn Koçu